Hayatla iletisimde: Susuz Yaz

24 Mart 2013 Pazar

Susuz Yaz

" bitmiş 
aşka 
su 
katılmaz 
.
hep 
yek 
ve 
sek 
yaşanır 
ayrılık 
...
ağlanmaz "

Bu hoş sözlerin sahibi Arda Erdik olsa da yazının konusunu Necati Cumalı'nın eseri Susuz Yaz oluşturuyor okuyucu.

Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatının önde gelen isimlerinden olan yazar hikayeyi İzmir'de avukatlık yaptığı zaman gözlemleriyle yazmış, kırsal kesimin sorunlarını işlediği eseriyle aynı isimli filme ilham kaynağı olmuştur.

Hikayeden uyarlanan senaryonun yazarı ve filmin yönetmeni Metin Erksan da 64'te Türk sineması tarihindeki ilk uluslar arası başarıya imza atmış, konu böylelikle benim de ilgi alanıma girmiştir.

Oysa Metin Erksan'ı sana bir Sevmek Zamanı, belki de bir Acı Hayat ile anlatmak isterdim okuyucu, bir başka zamana diyelim...


Yılanların Öcü filmine konu ettiği toprak mülkiyeti yerine bu kez su mülkiyeti üzerinde duruyor Metin Erksan.
Sonraki filmi Kuyu ile de insan mülkiyeti üzerinde durduğunu anlatan usta, her biriyle birer ödül kazanmıştır.
Ne var ki Susuz Yaz filmi ödül kazandığı festivalde gösterileceği sırada biz komünist adamın filmini oynatmayız diyen yönetim yüzünden yönetmenin adı değiştirilmek zorunda kalıyor.

Bu isim değiştirme olayında öne sürülen bir teori daha var. O da Metin Erksan ile arasındaki anlaşmazlığa filmi kaçırıp Berlin Film Festivaline götürerek son veren Ulvi Doğan.
Hatta hatta araya porno parçalar koyarak filmi pazarladığı, daha fazla kâr elde etmek istediği de söylenmiyor değil bahsi geçen oyuncunun.

Neredeyse elli yıl önce ne olmuş, yorum yapmaktansa biz filmle ilgileneceğiz.

Yalnız filmin 2008'de yeniden gösterim öyküsünden de kısaca bahsetmeden olmaz.
Fatih Akın Berlin film festivalinde kırk yıl sonra aynı ödülü kazanan kişi olarak filmin tekrar gösterilmesi için kolları sıvamış; oyuncuları, yönetmeni de galaya çağırmıştı.
Tek sorun ortada filmin olmayışıydı.
Filmi yerde, gökte ararken bir banka kasasında bulmuş, sonunda kavuştukları filmin son yirmi dakikasının olmadığını keşfedince neye uğradıklarını şaşırmışlardı.
Neyse ki filmin sonu Almanya devlet arşivinden bulundu.
Gösterime katılmayan Metin Erksan bir yazıyla teşekkürlerini iletti: 45 yıldır kayıp olan bir eseri polisiye filmini aratmayacak bir macera ile izleyiciyle buluşturdunuz...

Filme gelirsek baş rollerde Hülya Koçyiğit, Ulvi Doğan ve Erol Taş'ı görüyoruz.
Film gerek atmosferi, işleyişi gerek ele aldığı ögeler açısından psikolojik ve toplumsal bir yansıma oluşturmuş;
kamera açıları, kullanılan kıyafetler, yörenin konuşmaları, oyunculuklar ile zamanının önünde bir yapım olarak nitelendirilmiştir.

Nitekim Metin Erksan filmi bir daha çekse daha iyi olacağını şöyle anlatır: "Avuçlarına su alan bir adam bekler. Tutar elinde o suyu, durur. Ama ne yaparsa yapsın parmaklarının arasından akar o su… Halbuki toprak olsa durur. İşte böyle başlardım."

Sonraki sözleri ise filmin Türkiye'de sansür engeline takılmasının sadece bahsi geçen birkaç sahneden ibaret olmadığını anlatır nitelikte: "Ha, bir de 'Susuz Yaz'dan sonra çok garip bir şey oldu. Filmi çektiğim zaman su kaynakları hariç bütün sular devletindi. Yalnız kaynaklar kimin tapulu arazisinde çıkıyorsa ona aitti. Ama filmden sonra kanun çıktı, kaynaklar devlete geçti. Dünyada acaba kaç film kanun çıkarmıştır?"

Ufak bir ekleme de Hülya Koçyiğit'in oynadığı ilk film olması. Çekimlerde sadece on beş yaşında olduğuna inanamıyor insan.



Filmden sonra yine Erol Taş'ın kötü adam rolünü oynadığı birçok film çekilir, kırsal temalı filmler vizyona girer ama hiçbiri böyle yer etmez beyaz perdede.


Türk sinemasından bir ustayı, daha geçen yaz kaybettiğimiz Metin Erksan'ı saygıyla anıyor; filmi izleyip kitabı okumanı şiddetle tavsiye ediyorum okuyucu.


imdb'de: susuz yaz


İzlemek lazım diyenler için; link

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Fikr-i Beyan: