Hayatla iletisimde: Şubat 2012

12 Şubat 2012 Pazar

Afiş Afiş Üstüne

Meraklı araştırmacı kişilik ben bu seferde çok kullandığımız sitelerin reklam afişleri ile geldim okuyucu.

"Çarpıcı ve mucizevi sosyal ekip oluşturma!"

"Sadece 140 harf ile olağanüstü, muazzam topluluk!"

"Filmleriniz Youtube'da sonsuza dek sürsün
İnternetteki en iyi adres!"

Sanırım aynı firma skype'ın reklam işini de almış :)

"Ailenizi bir arada tutan müthiş ses sistemi."


Son derece klasik, standartlar.
Hani şu direklere, duraklara asılan cinslerden.
Ben sevdim, ya sen?

2 Şubat 2012 Perşembe

Kardan Hayallerim Vardı

Sıcak iklim çocuğu olarak büyüyen ben kışın televizyonda kar haberlerini izler ve yolları kapanan o çaresiz insanlara özenirdim.
Hatta uyumadan önce kendi kendime kar kraliçesi, kar şövalyesi hayalleri kurmayı severdim.
Bazen bir ağacı yerinden çıkararak yolları açardım ve köylüler bana teşekkür için bir kardan adam sunarlardı.
Bende atkımı ona dolayarak teşekkür eder bir sonraki köyü kurtarmaya yola düşerdim falan.
Kabul, çok mantıklıydılar demiyorum ama daha küçüktüm tamam mı? :)

Hatta seneler öncesi bir ara kar yağmıştı da okul tatil olmuştu.
Ne yazık ki erimekte acele ederek öğleden sonraya pek kalmamış, kardan adam hayallerimiz 5cm'i geçememişti.

Düşünüyorum da insan o kadar özlemle beklediği şeyden bu kadar şikayetçi olabilir mi?
Eyvallah, oynadık.
Hatta kardan adamlardan ordular yaptık...
Ama artık bitmeli der mi?

Yazı özledim okuyucu.
Etraf bembeyaz harika görünse de ben gölgesine sığındığım güneşimi özledim.

Kat kat giyinmiş bir halde evde bile burnumdan çıkan havanın buharını görebilirken tek yapabildiğim yine hayal kurmak.

Çiçekler açmış bir çayırın ortasında battaniyeler yerine üzerimde ince bir yazlık elbise onların kokuları etrafımdayken uyuyorum ve güneşin dokunuşunu tenimde hissedebiliyorum.


Biliyorum yaz da gelip neden bu kadar sıcak, ah bembeyaz karlar vardı diyeceğim.
Ama sanırım insan biraz böyle.
Ne tam olarak ne istediğini bilebiliyor ne de ona sahip olunca olabilecekleri.
Sadece istiyor.

1 Şubat 2012 Çarşamba

Ben Bu Aralar Harlequin Okuyorum



Uzun süredir yeni romanlara başlamayıp günde bir harlequin ile devam etmekteydim okuyucu.
Okulu bahane etmeyeyim şimdi (uğradığı yok diyerek yalancı çıkarır beni) ama iş güç derken yolunu bulamamıştım her yeni kitabı okumalıyım diyen açgözlülüğümün doldurduğu kitaplığın.


Şimdilerde yeni buduğum tatilimle meşgul olunca harlequinlere geri döndüm yine.
Beğendiklerimi de şurada yorumluyorum okuyucu.
Bir göz at.
En azından rastladığında
ya da
boş vakit bulduğunda bir kaç keyifli saat geçirme fırsatını kaçırmazsın tavsiyelerimle.
Görüyorsun ya her şey senin için :)


Biraz da bilgi vermek gerekirse;
Harlequinler bir çok sitede e-kitap olarak bulunduğundan
(o tarayanların elleri dert görmesin)
kolayca ulaşabileceğiniz gibi
bir çok ikinci el kitap satan sahaflarda da uygun fiyatlara bulabilmektesiniz geçmiş sayıları.
Her ay çıkardıkları yeni yayınları ise hemen hemen her süpermarkette genelde gazete dergi raflarında karşılaşırsınız.

Yolculuklarda veya yoğun günlerinizde biraz mola için birebir bu yayınlar.
Sistemlerini ilginç ve bir o kadar da yararlı ve akıllıca bulmuştum ilk duyduğumda.
Ve her güzel fikri karşıladığım gibi ben neden düşünemedim bunu ya demiştim.
Kalemine güvenen ya da güvenmeyen ev kadınları yazdıklarını gönderiyor,
Harlequin basıyor,
tüm dünyaya dağıtımını yapıyor,
kadınlar da bu yolla hem bir uğraş ediniyor hem de kazanç sağlayabiliyorlarmış.
Kesinlikle okumayı ve yazmayı seven, ailesine zaman ayırmayı seçerek evinin hanımı olmuş kadınlar için harika bir durum.
Belki de çalışan geçimini başka yollardan sağlayan fakat yazma hobisi olanlar içinde bir yol.

Bence bizim annelerimize de böyle bir olanak sağlansaydı okuma-yazma oranlarına katkısı olabilirdi.

Harlequinler genelde aşk temasına sahip hikayeler olup bazı kitaplarda macera ve entrika da içeriyorlar.

Bir çok önemli yazarı (sandra brown, nora roberts gibi) da okuyucuya tanıtıp edebiyat çevrelerine kazandırmıştır.


birde site adresini vereyim göz atmak isteyenler için: harlequin