Hayatla iletisimde: Temmuz 2011

13 Temmuz 2011 Çarşamba

My Girlfriend is a Gumiho


Tatilimin, gezme planlarımın arasında uzuncadır yazamadığım
ama
tavsiye etmeyi, anlatmayı bir o kadar istediğim bir dizi My Girlfriend is a Gumiho.
Bir süredir paranormal kitaplar okumadığım gibi Twilight'tan sonra çıkan artık yeter dediğim
yaratıklı, doğa üstü varlıklı filmleri izlemiyordum.
Gel gör ki İstanbul'da ki en az benim kadar kore dizisi fanı kuzenimle internette three dads one mum linkleri
bulamayınca napalım, çok tavsiye etmişler bunu izleyelim dedik.

You're Beautiful, Coffee Prince, My Girl ekibinin elinden çıkmış bir dizi.
Yani dokuz kuyruklu bir tilki değil de doksan dokuz kuyruklu tilki anlatsa da izlenir bu durumda :)
Evet anladığınız üzere Gumiho korelilerin halk masallarından gelen dokuz kuyruklu tilki anlamına geliyor.
Ama burdaki Gumihomuz efsanenin aksine erkekleri kendine aşık edip ciğerlerini yemiyor; 500 yıl öncesinde uğradığı ihanete, tapınak gibi bir yere hapsedilmesine rağmen o insanları çooook seviyor.
(kendi deyimiyle domunomunomu saragne :) )
Hatta o kadar çok seviyor ki kendisi de bir insan olmak istiyor.
Gumiho karakterini canlandıran Shin Min Ah efsane de anlatılan kadar güzel bulmasam da o kadar şirindi ki, her 'inek eti istiyorum' dediğinde sen iste yeter ki dedim, Dae Woong 'un hallerine pek acımadım :)

Diğer karakterimiz Cha Dae Woong  ise ailesi zengin, o zenginlikten başka bir şeye sahip olmayan o zamana kadar hiç bir sorumluluk almamış, verilen okul harcını bile motor için kullanmış oyuncu olma hayallerinde koşuyor.
Bunları öğrenen dedesinden kaçarken gittiği tapınakta ise Gumihoyu kurtarıyor.
Boncuğunu aldığı bu Gumihodan kolay kolay kurtulamayınca 100 günlük bir anlaşmayla onu kız arkadaşı olarak buluveriyor.

Yan karakterler (yönetmen olsun, hala olsun, tavukçu ajumma olsun..) açısından da zengin olan dizimiz de hatırlamıyorum bir bölüm olsun gülmedim dediğimi, bir bölümcük olsun sıkıldığımı.
Bir de Park Dong Joo karakterimiz vardı ki; dizi boyunca kimsin sen, olayın ne, bi aradan çekil, hep sen sebep oldun, cümleleri kurdurttuysa da bana; hep kamera onu çeksin, o sadece öylece dursun ben bakayım istemedim değil :)
Erkek başrolümüz tatlı olsa da; oyunculuğu, mimikleri hiç bir yerde bulunmasa da, gönüllerimizin tahtına Park Dong Joo oturdu.
Diğer bi kız vardı, adını anmayacağım, olmaz olsun, dizi boyunca şöyle kafasına bi saksı düşemedi, bende rahat edemedim.
Finale doğru duygusallık katsayısı artsa da bu kıza sinirlenmekten, Park Dong Joo'ya bakmaktan, yönetmene gülmekten 100. güne kadar üzülemedim.

Dizimizin sonunu çok beğenmesem de, tüm tahminleri aşan süpriz bir sona sahip.

Dizi bittikten sonra da şarkısı hep dilimdeydi.
'tu bi ru bi ru raffa, tu bi ru bi ru raffa, tu bi ru bi ru, tu bi ru bi ru, tu bi ru bi ru raffa'
Şeklinde milleti bıktırınca indirdim, dinliyorum etraftakiler rahat, ben selamet :)

Ve unutma okuyucu,
Eğer gök yüzü açıkken, hiç bulut yokken yağmur yağıyorsa bil ki bu Koreliler ona boşuna tilki yağmuru dememiştir,
bir yerde bir Gumiho çok üzgün ağlıyordur...

1 Temmuz 2011 Cuma

Nereye Ey İncelikler

Ah! Kimsenin vakti yok,
Durup incelikleri anlamaya
Kalın fırçalarını kullanarak geçiyorlar
Evler, çocuklar,mezarlar çizerek dünyaya
Yitenler olduğu görülüyor
Bir türküyü açtılar mı, bakıp kapatıyorlar

Geceye giriyor türküler ve ince şeyler
(Gülten Akın)